Light ürünler

Son yıllarda hızla yaygınlaşan şişmanlık, kolestrol ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları karşısında üretilen çözümlerden biri de "light ürünler". Daha az şeker, daha az kalori, daha az yağ içeren light ürünlere sağlımızı kurtaracak mucizeler gözüyle bakılıyor. Peki ama bu yiyecekler gerçekten istenen sonuçları veriyor ve sağlıklı bir hayat sürmemize yardımcı oluyor mu?

Aslında kilolarınızdan rahatsızsanız uygulamanız gereken çok daha basit ve çok daha sağlıklı eski bir yöntem var. Daha az yemek ve daha fazla hareket. Bu temel sağlıklı yaşam anahtarı her devirde geçerli. Light ürünlerin tüketimine yönelirken de asla bu eski şablondan ayrılmamak ve herşeyin çözümünün temelde daha az yemekten ve daha çok egzersizden geçtiğini unutmamak gerekiyor.

Light yiyecekler diğerlerinden daha mı az kalorili?

Evet. Light yiyeceklerdeki kalori azlığı gözle görülür düzeyde, 100 gr. peynirde 300'den 200'e, mayonezde 700'den 500'e, ton balığında 200'den 110'a düşüyor. Bunu elde etmek için, hayvansal ürünlerde, yağın bir bölümü su ile değiştiriliyor, tatlılarda ise şeker yerine sakarin kullanılıyor.

Diyet yapan kişiler sadece light ürünler mi yemeli?

Hayır. Önemli olan gün içinde almanız gereken kalori miktarını doğru hesaplayabilmek. Diyet programınızdaki günlük kalori miktarınızın toplamını aşmayacak şekilde sadece ligh değil, normal yiyeceklerden de yemenizde hem bir sakınca yok, hem de bu sizin için daha sağlıklı olacaktır.

Light ürünlerin tüketiminde belirli bir sınır var mı?

Evet. Dünya Sağlık Örgütü günde 150 mg. sakarin tüketimine izin veriyor. Bu da hemen hemen iki kutu diyet içeceğe ya da bir paket şekere karşılık geliyor. Bu nedenle light ürünlerin fazla tüketilmesinin de sağlınız açısından zararlı olacağını hatırlamakta fayda var.

Tadları normal ürünlerle aynı mı?

Çoğu zaman evet. Ancak siz bir gurmeyseniz ya da ağzınızın tadını iyi bilen birisiyseniz elbette bir light ürünle normal bir yiyecek arasındaki tad farkını algılamanız mümkün.

Fast Food'dan vazgeçemiyoruz

Sağlıklı beslenmek için çok çaba harcıyoruz, diyet yapıyoruz, spor salonlarından çıkmıyoruz ama kim ne derse desin fast food ürünlerinin çekiciliğinden kendimizi kurtaramıyoruz. Bu durumda hiç değilse fast food üreticileri sağlıklı beslenme konusunda bizlere yardımcı olabilirler mi? Büyük fast food zincirlerinden bazıları son yıllarda ürünlerini sağlıklı yöntemlerle pişirdiklerini açıklıyorlar. Ayrıca kırmızı et yemek istemeyenler için vejetaryen mönüler geliştiriliyor. Bunların hepsi tüketicilerin istekleri doğrultusunda fast food zincirlerinin sağlıklı yaşantıya katkı amacıyla attıkları adımlardan bazıları. Tavuk ve balık eti sevenler için de farklı yiyecekler hazırlanıyor. Acılı, ekşili, tatlı, hardallı bir çok sosla tatlandırılan kıtır kıtır tavuk parçaları çok seviliyor. Hatta son yıllarda hayatımıza sebze burgeri bile girdi. Bu burger türünde kırmızı fasulye, patates, karışık bitkilerden yararlanıyor. Beanburger adı verilen bu burger türü yüksek oranda lif içeriyor. Böylece hamburger-kola-patates klasiğinin yeni tatlarla daha sağlıklı ürünlere kaydırılması amaçlanıyor. Ama şu da bir gerçek ki hamburger sevenler klasik tatlardan çoğu zaman vazgeçemiyorlar. Ne kadar sağlıksız da olsa klasik fast food ürünlerinin tüketiminde bir azalmaya rastlanmıyor.

Elbette ki fast foodlar hayatımızın vazgeçilmez parçalarından biri. Bu tatlardan vazgeçmemiz olanaksız. Yine de tüm beslenme alışkanlığımızı fast food üzerine kurmak yerine, zaman zaman bu muhteşem lezzetlerin tadina bakıp zaman zaman da diğer sağlıklı ve yine de lezzetli ürün gruplarına yönelmeyi de alışkanlık haline getirmemiz gerekiyor.

İyi kolestrol HDL

Kolestrol son yıllarda belki de en çok duyduğumuz, sağlımızı en çok etkileyen tıp terimlerinden biri. Genellikle yüksek tansiyon, diyet ve egzersizle birlikte anılan kolestrol adeta çağın hastalığı. İçimizde kolestrol şikayeti olmayan yok gibi ama çoğumuz da doktorumuzun tavsiyelerini uyup sağlıklı bir diyete, fazla yağdan ve tuzdan kaçınmaya ve sportif bir hayata yönelemiyoruz.

Peki hiç iyi kolestrol duydunuz mu? İyi kolestrol mi olurmuş demeyin. Evet, zararlı kolestrol LDL'yi karaciğere taşıyan ya da doktorların anlatımıyla "süpürüp atan" iyi kolestrol HDL kalp hastalıklarına yakalanmamızı engelliyor.

HDL, kanda dolaşan LDL'yi tespit edip onu oradan alarak, tekrar işlemesi için vücudun ‘laboratuvarı’ olan karaciğere geri gönderiyor. Kanımızdaki LDL oranının düşürülmesi kadar, iyi kolestrol HDL oranının yükseltilmesinin de önem taşıdığını belirten uzmanlar, bunu başarabilmek için salğlıklı bir diyetin bile yeterli olmadığını vurguluyor. Düzenli egzersiz yapmamız şart. Ancak egzersizi bırakmamak ve hergün düzenli olarak gerçekleştirerek bir ömür boyu sürdürmek gerekiyor.